Organik Tarım(Ekolojik Tarım) kimyasal (gübre, ilaç, hormon) maddelerin ve GDOların kullanımını yasaklayan ve ürünlerin üretiminden tüketimine kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı olarak üretilen tamamen atalarımızın doğal üretim yöntemleriyle yapılan tarım sistemidir.
FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde Ekolojik Tarım, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolcada Biyolojik Tarım, İngilizcede Organik Tarım Türkiyede ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Organik Tarımın amacı ise yanlış uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik insan ve çevreye dost üretim sistemlerini içermektedir. Buda tarımsal üretimde kullanılan suni gübrelerin, tarım savaş ilaçlarının ve hormonların hiç kullanılmaması ya da mümkün olduğu kadar az kullanılmasını bunların yerine organik gübrelerin ve biyolojik savaş yöntemlerinin kullanılmasını amaçlamaktır. Bunun neticesinde başta toprak olmak üzere su, hava, çevre ve doğada yaşayan canlıların sağlığını ve yaşam ortamının zarar görmemesi sağlanmaktadır. Hemen aklımıza gelen soru ise organik tarımda kimyasal girdiler kullanmadan verim artışının nasıl sağlanacağıdır. Buda 6 milyarlık Dünyamızın gerekli besin ihtiyacını karşılayabilir mi problemini doğurmaktadır.
Organik tarımın en büyük zafiyeti maksimum ürün verimine izin vermeyişidir. Organik tarım üründe kaliteyi, çevreye ve canlılara zarar vermeyen sistemi amaçlamaktadır. Ayrıca organik tarımın riskleri diğer tarım sistemlerine göre oldukça fazladır. Buda organik ürünlerin fiyatını diğer ürünlere göre artırmaktadır. Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artışın yanında kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toprağın derinlerine sızan fosfor ve nitrat tatlı su kaynaklarına ulaşmakta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Örnek olarak ilaçlama ile çevredeki bir göl ve paralel olarak o gölde yaşayan canlılar zarar görebilir. O gölün suyunu kullanan insanların zarar görebileceği gibi, gölden avlandığı bir balığı yiyen kuş bambaşka bölgelere hastalık taşıyabilir. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır. Konvansiyonel tarımda verim artışı sağlanırken, üretimde çevre dengesi bozulmuş, iyi tarım toprakları elden çıkmış ve toprağın canlı kısmı ölmüştür.
Topraktan kaybolan bu maddelerin tekrar telafisi çok pahalıya mal olmaya başlamış ve bazen de imkânsız hale gelmiştir. Dünya nüfusunun artması ve entansif tarımın yaygınlaştırılması, birim başına düşen verimin ve dolayısı ile üretimin artırılması için sağlanan teşvikler ve aşırı destekler sonucu ve 1970'de pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi ile "Yeşil Devrim" olarak adlandırılan tarımsal üretimin artırılma çabalarının dünyadaki açlık sorununa çözüm olmadığı, aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını sürekli bozduğunu gören gelişmiş ülkeler organik tarım, sürdürülebilir tarım ve değişik tarım alternatifleri konusunda çalışmalara başlamışlardır.Bunun sonucunda Dünya'da Organik tarıma yönelim başlamıştır. Türkiyedeki Yeri Ülkemizde organik tarıma yönelik faaliyetler, Avrupalı ithalatçıların özellikle kuru üzüm ve kuru incir talepleri üzerine 198485 yıllarında Ege Bölgesinde başlamıştır. O yıllarda ülkemizdeki organik tarım Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) kurallarına göre yürütülmüştür. Hukukî ve kurumsal düzenlemeler bağlamında, Türkiyede organik tarım sektörünü üç ayrı dönemde incelemek mümkündür. Birinci dönemde (1984 1993) herhangi bir ulusal hukuki düzenleme bulunmamaktadır. İkinci dönemde (19942002), yönetmelik düzeyinde bir takım yasal düzenlemeler yapılmış ve organik tarım faaliyetleri bir takım komiteler vasıtasıyla yürütülmüştür. Üçüncü dönemde ise (2003), organik tarım sektöründeki faaliyetlerin tam bir yasal dayanağa kavuşturulması amacıyla 03 Aralık 2004de Organik Tarım Kanunu yayımlanmış ve bunu takiben, 2092/91 sayılı Organik Tarım AB Konsey Tüzüğü ile büyük oranda uyumlu olan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik 10 Haziran 2005de yürürlüğe girmiştir. Ayrıca üçüncü dönemin başlangıcında, organik tarıma yönelik tüm faaliyetler, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı (TKB) Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM) bünyesinde kurulan teknik bir daire başkanlığına devredilmiş ve halen Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığı olarak isimlendirilen bu birim tarafından yürütülmektedir. Şu an gelinen durum itibarıyla, ülkemizde organik tarım faaliyetleri 3 Aralık 2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 'Organik Tarım Kanunu'' ile bu kanun gereğince 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 'Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'' hükümlerine göre yürütülmektedir. Organik tarım kanunu ile sektörde meydana gelebilecek ihlallere karşı cezai yaptırımlar ile kontrol ve sertifikasyon hizmetleri yasal zemine oturtulmuştur. 10.06.2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikle Avrupa Birliği komisyonunun sürekli güncellediği 2092/91 sayılı yönetmeliği en son şekli ile güncellenmiş ve organik tarım faaliyetleri AB ile uyumlu bir şekle kavuşturulmuştur.
Dış pazarlarda istenen çeşitlerin, talep edilen miktarlarda ihraç edilerek pazarlanması yayımlanan bu yönetmelikle mümkün olmuştur. Bunu takiben, AB ilgili mevzuatında gelişen ilave değişikliklerin içselleştirilmesini teminen 17 Ekim 2006 tarih ve 26322 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanması Yönetmeliğinin çeşitli maddelerinde değişiklik getiren Yönetmelik Değişiklik Yönetmeliği yürürlüğe geçirilmiştir. Bitkisel Üretim Ülkemizde organik üretim yapan üretici sayısı, üretim miktarı, üretim alanları ve ürün çeşitliliği yıllar içinde artış göstermiştir. 1996 yılında 1.947 olan organik ve geçiş sürecindeki üretici sayısı 2006 yılında 14.256ya ulaşmıştır. Buna göre on yıldan beri üretici sayısında 7 kat artış gerçekleşmiştir Üretim alanları itibarı ile 1996 yılında 6.789 ha olan üretim alanı 2006 yılında 192.789 ha olarak gerçekleşmiştir. Alanlar üzerinden bir kıyaslama yapıldığında 2006 yılı itibarı ile 1996 yılına göre alandaki artış miktarı 28 kat olmuştur.Lakin son yıllarda üretim alanlarında düşme gözlenmiştir bu nispî düşüşün nedeni, doğal toplama alanlarındaki azalıştır. Ancak, kültür üretimi yapılan alan miktarında ise artış söz konusudur. Toplam ürün çeşidi 1996 yılında 26 iken 2006 yılında 203 ürüne çıkmıştır.
Genel olarak organik tarım artış göstermektedir. Ancak, son birkaç yıldır üretim alanında fazla bir değişimin gerçekleşmemesinin sebebi ise yapılan çalışma ve denetimler neticesinde sistemde faaliyeti olmayan atıl haldeki üreticilerin veri tabanından çıkarılmasından kaynaklanmaktadır. Hayvansal Üretim Bahçeşehir Üniversitesinde 19-20 Ekim 2007 Tarihinde düzenlenen Organik Tarım Türkiye 1.Kongresi Raporunda Prof.Dr.İbrahim Ak ve Prof.Dr.Faik Kantar tarafından yapılan sunumun teması Türkiyede organik hayvancılığın sürdürülebilir olup olmadığıdır.Türkiyenin sanayileşme yolunda olan bir tarım ülkesi olduğu vurgulanmış ve hayvan varlığının yüksek ama hayvan veriminin düşük olduğu belirtilmiştir.Örneğin, 2006 yılında 25.616.912 olan toplam koyun sayısına karşılık 2005 yılı toplam hayvansal üretimi 12,390 tondur. Bunun yanında, Türkiyenin doğal mera alanlarının uygun olması gibi coğrafi nedenlerden dolayı organik hayvancılık potansiyelinin yüksek olduğu ifade edilmiştir.
Türkiyede hayvancılıgın durumuna iliskin olarak söylenenlerin en çarpıcı olanı ^hayvancılık konusunda uzun vadeli belirgin bir politikanın^olmayışıdır.Daha sonra hayvancılığın genel yapısı ele alınmıstır. Bu çerçevede, hayvancılıgın Türkiyede genelde geleneksel, kendi kendine yeterliligi benimseyen, karma ve kapalı sistem bir üretim modeli benimsedigi belirtilmis ve kanatlı yetistiriciliginde tamamen entansif üretim yapıldıgı vurgulanmıstır. Yine bu kongrede organik hayvancılıkta doğal otlatma alanlarının büyük önem taşıdığı ve bu bağlamda Türkiyenin toplam alanının %17sini çayır mera alanlarının oluşturduğu vurgulanmıstır. Türkiyede düsük verimli olan çayır meraların veriminin arttırılması için gerekli önlemler sıralanmıstır.
Bunun akabinde; arıcılık, koyun ve keçi yetistiriciligi, sığırcılık ve tavukçuluk alanlarında organik üretimin düsük oldugu ancak organik üretim potansiyelinin yüksek olduğu ifade edilmistir. İhracat Ülkemiz Organik ürün ihracatında birçok kaynakta ortalama 35 milyon dolar olduğu yazılmaktadır fakat Tarım ve Köy işleri Bakanlığının kontrol-sertifikasyon kuruluşlarından sağlıklı ve düzenli veri temini konusunda yaşadığı sorunlar nedeniyle yıllık 30 milyon dolarlık kısmı ihracat kayıtlarda görülebilen, ancak yıllık 130-150 milyon dolar düzeyine ulaştığı tahmin edilmektedir.Organik tarımın Dünyadaki Pazar hacmi 40 milyar dolar seviyesindedir.Bu pazarda Türkiyenin ihracatı yaklaşık 150 milyon dolar olup iç Pazar seviyesi ise 5 milyon dolar seviyesindedir. Türk organik ürün sektörü ihracatının, 2012 yılında 1 milyar dolara ulaştırılması ve halen toplam ekili alanlar içinde binde 8 civarında olan organik ürün sahalarının 2012 yılında yüzde 3'e çıkarılması ayrıca, 5 milyon dolar civarında olduğu tahmin edilen iç pazar hacminin aynı sürede 50 milyon dolara çıkarılması hedeflenmektedir.
KAYNAKLAR
1-Türkiyede ve ABde Organik Tarım mevzuatının son durumu(http://organik.bahcesehir.edu.tr)
2-Organik Tarım Türkiye 1.Kongresi Raporu(http://organik.bahcesehir.edu.tr/UserFiles/File/rapor/turkcetoplu.pdf)
3-Organik Tarım (http://www.ankara-tarim.gov.tr )
Tuesday, March 8, 2011
Organik tarım yapan çiftçilere destek ödemesi
Organik tarım yapan ve çiftçi kayıt sisteminde yer alan çiftçilere dekar başına 25 lira destek verilecek.Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, “Organik Tarım Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliği” Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tebliğ, çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda sürdürülebilirlik, izlenebilirlik ve gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik organik tarım yapan çiftçilerin birim alan üzerinden desteklenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlandı.
Söz konusu tebliğ, organik tarım destekleme çalışmalarında görev alacak kurum ve kuruluşların belirlenmesi, organik tarım faaliyetinde bulunan çiftçilere destekleme ödenmesi ile ödemeye ilişkin usul ve esasları kapsıyor.
Buna göre, Organik Tarım Desteği ödemesi, Organik Tarım Yönetmeliğine göre organik tarım yapan, Çiftçi Kayıt Sisteminde 2011 üretim sezonu ile 10 Mayıs 2010 ve 9 Mayıs 2011 tarihleri esas alınarak Organik Tarım Bilgi Sisteminde kayıtlı olan ve belirtilen usul ve esaslara göre başvuru yapan çiftçilere yapılacak.
Organik Tarım Desteği ödemesi, Organik Tarım Yönetmeliğine göre organik tarım yapılan Organik Tarım Bilgi Sisteminde kayıtlı toplam tarım arazisi büyüklükleri ile Çiftçi Kayıt Sisteminde 2011 üretim sezonunda da kayıtlı olan toplam arazi büyüklüğü karşılaştırılarak yapılacak. Söz konusu arazi büyüklüklerinin belirlenmesi elektronik ortamda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi tarafından yapılacak.
Organik Tarım Desteği ödemesi, çiftçilerin Organik Tarım Bilgi Sisteminde ve Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı toplam arazi büyüklüklerinden küçük olan toplam arazi büyüklüğü esas alınarak yapılacak.
Ödeme miktarı
Belirtilen koşulları taşıyan çiftçilere, dekar başına yapılacak destekleme ödemesi 25 lira olacak.
Ödemeler, Ziraat Bankasının ilgili şubelerinde daha önce çiftçiler adına açılan veya açılacak olan hesaplara yapılacak. Çiftçilere yapılan toplam nakdi ödeme tutarının yüzde 0,2′si bütçenin ilgili kaleminden Ziraat Bankasına hizmet komisyonu olarak ödenecek.
Organik tarım desteği ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçilerin, 31 Ocak 2011 tarihinden itibaren 11 Mart 2011 günü mesai saati bitimine kadar organik tarım desteği başvuru dilekçesi ve eki ile Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı oldukları Tarım il/ilçe müdürlüklerine başvurmaları zorunlu olacak.
Destekten faydalanmak isteyen çiftçilerin, Çiftçi Kayıt Sisteminde 2011 üretim sezonunda kaydı olması gerekecek.
Söz konusu tebliğ, organik tarım destekleme çalışmalarında görev alacak kurum ve kuruluşların belirlenmesi, organik tarım faaliyetinde bulunan çiftçilere destekleme ödenmesi ile ödemeye ilişkin usul ve esasları kapsıyor.
Buna göre, Organik Tarım Desteği ödemesi, Organik Tarım Yönetmeliğine göre organik tarım yapan, Çiftçi Kayıt Sisteminde 2011 üretim sezonu ile 10 Mayıs 2010 ve 9 Mayıs 2011 tarihleri esas alınarak Organik Tarım Bilgi Sisteminde kayıtlı olan ve belirtilen usul ve esaslara göre başvuru yapan çiftçilere yapılacak.
Organik Tarım Desteği ödemesi, Organik Tarım Yönetmeliğine göre organik tarım yapılan Organik Tarım Bilgi Sisteminde kayıtlı toplam tarım arazisi büyüklükleri ile Çiftçi Kayıt Sisteminde 2011 üretim sezonunda da kayıtlı olan toplam arazi büyüklüğü karşılaştırılarak yapılacak. Söz konusu arazi büyüklüklerinin belirlenmesi elektronik ortamda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi tarafından yapılacak.
Organik Tarım Desteği ödemesi, çiftçilerin Organik Tarım Bilgi Sisteminde ve Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı toplam arazi büyüklüklerinden küçük olan toplam arazi büyüklüğü esas alınarak yapılacak.
Ödeme miktarı
Belirtilen koşulları taşıyan çiftçilere, dekar başına yapılacak destekleme ödemesi 25 lira olacak.
Ödemeler, Ziraat Bankasının ilgili şubelerinde daha önce çiftçiler adına açılan veya açılacak olan hesaplara yapılacak. Çiftçilere yapılan toplam nakdi ödeme tutarının yüzde 0,2′si bütçenin ilgili kaleminden Ziraat Bankasına hizmet komisyonu olarak ödenecek.
Organik tarım desteği ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçilerin, 31 Ocak 2011 tarihinden itibaren 11 Mart 2011 günü mesai saati bitimine kadar organik tarım desteği başvuru dilekçesi ve eki ile Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı oldukları Tarım il/ilçe müdürlüklerine başvurmaları zorunlu olacak.
Destekten faydalanmak isteyen çiftçilerin, Çiftçi Kayıt Sisteminde 2011 üretim sezonunda kaydı olması gerekecek.
Friday, March 4, 2011
Organik Gıdalar : Güvenliler mi? Daha Besleyiciler mi?
Organik gıdalar ve geleneksel yöntemle yetiştirilenler arasındaki farkı öğrenin...
Beslenme,kalite,lezzet,maliyet ve diğer faktörler göz önüne alarak size için en iyisine karar verin.
Eğer bir süper markette meyve reyonunda biraz durursanız elinize geleneksel yöntemler yetiştirilmiş bil elma alın.Diğer elinizde organik yöntemle yetiştirilmiş bir tane alın.Her ikisi de parlak sert ve yeşildir.Hemde vitamin ve lif sağlar hem de yağ,sodyum ve kolesterol içermez.
Son zamanlarda geleneksel yöntemlerle yetiştirilen elmanın maliyeti diğerine göre artış gösterdi.Bunun için bir daha ki sefere alışverişe çıktığınızda organiği alın ve kararı siz verin.
Beslenme,kalite,lezzet,maliyet ve diğer faktörler göz önüne alarak size için en iyisine karar verin.
Eğer bir süper markette meyve reyonunda biraz durursanız elinize geleneksel yöntemler yetiştirilmiş bil elma alın.Diğer elinizde organik yöntemle yetiştirilmiş bir tane alın.Her ikisi de parlak sert ve yeşildir.Hemde vitamin ve lif sağlar hem de yağ,sodyum ve kolesterol içermez.
Son zamanlarda geleneksel yöntemlerle yetiştirilen elmanın maliyeti diğerine göre artış gösterdi.Bunun için bir daha ki sefere alışverişe çıktığınızda organiği alın ve kararı siz verin.
Organik Meyve Yetiştirme Teknikleri
Organik Meyve Bahçelerinin Kurulma Esasları
Organik meyve yetiştiriciliği amacıyla bahçe kurmada dikkate alınması gereken esaslar geleneksel esaslarla benzerlik gösterir.Organik meyve bahçelerinin kurulması için başlıca iki faktörün ele alınması gerekir;
a-Ekonomik Faktörler:Kurulacak meyve tesisinde, ekonomik yönden avantajlı olan ve pazarda talebi olan ürünlerin yetiştiriciliği yapılır.
b-Ekolojik Faktörler:Meyve ağaçlarının büyüme ve gelişmelerini etkileyenbirçok faktör bulunmaktadır.Meyve çeşitliliğini belirleyen en önemle faktör genetik yapı ve çevredir.Bitkilerin büyüme ve gelişmelerini etkileyen faktöerler ve değişebilir faktörler iki ayrı gruba ayrılırlar.Toprak derinliği, rüzgar yönü ve şiddeti gibi faktöreler değiştirilemez gruba girerler.Bitki besin maddesi içeriği gibi faktörler değiştirilebilir faktörlerdir.İlave bitki besin maddeleri ile bu olumsuzluklar giderilebilir ya da elimine edilebilir.
İklim Faktörleri
Meyve yetiştiriciliğine etki eden iklim faktörleri meyve ağaçlarının büyüme ve gelişmeleri yanında, meyve tutumundan olgunlaşmaya kadar olan dönem içindeki işlevlerin bilinmesi ekolojik yetiştiriciliğin başarısı üzerine önemli derecede etkilidir.Sıcaklık,ışık,nem,rüzgar,toprak,yer ve yöney gibi faktörler,iklimfaktörleri arasında yer almaktadır.Meyve tür ve çeşit seçiminde bu faktörler ve meyvenin ihtiyacı göz önünde bulundurulmalıdır.
Fidan Üretim Teknikleri
Organik Meyve Yetiştiriciliğinde fidan üretiminde organik olmayan, kullanımına izin verilmeyenbüyümeyi düzenleyici maddelerin kullanılmaması gerekmektedir.Bu nedenle tür ve çeşitler ile kullanılan anaçlara göre farklı üretim teknikleri uygulanır.
1-Generatif Üretim Teknikleri:Çöğür elde edilmesi amacıyla tohumlar çimlendirilir.Generatif Üretim Tekniklerinin (GÜT) çimlendirilmesi aşamasında çimlenmeyi uyarıcı ve hızlandırıcı hiçbir kimyasal yöntemuygulşanamaz.Bunun yerine çimlenmeyi engelleyici maddelerin tohumdan uzaklaştırılması ve tohumların dış kabuklarının aşındırılması amacıyla katlama uygulaması yapılır.Tohumla çoğaltılan meyve tür ve çeşitlerine aiit tohumlar, mekanik yöntemle , suya daldırma ve suda bekletme ile çimlendirilebilir.Elde edilen çöğürlere aşı yapılarak istenilen tür ve çeşidin çoğaltımı yapılabilir.Bir diğer yöntem de dikim yerine doğrudan tohum ekimi ve aşılama ile fidan elde edilmesidir.Bu şekilde elde edilen meyve fidanları daha dayanıklı olur.Tohumdan çöğür elde edilmesi ve aşılama sonucunda aşılı bitki elde edilmesinin uzun zaman alması bu yöntemi olumsuz yönde etkiler.
Organik meyve yetiştiriciliği amacıyla bahçe kurmada dikkate alınması gereken esaslar geleneksel esaslarla benzerlik gösterir.Organik meyve bahçelerinin kurulması için başlıca iki faktörün ele alınması gerekir;
a-Ekonomik Faktörler:Kurulacak meyve tesisinde, ekonomik yönden avantajlı olan ve pazarda talebi olan ürünlerin yetiştiriciliği yapılır.
b-Ekolojik Faktörler:Meyve ağaçlarının büyüme ve gelişmelerini etkileyenbirçok faktör bulunmaktadır.Meyve çeşitliliğini belirleyen en önemle faktör genetik yapı ve çevredir.Bitkilerin büyüme ve gelişmelerini etkileyen faktöerler ve değişebilir faktörler iki ayrı gruba ayrılırlar.Toprak derinliği, rüzgar yönü ve şiddeti gibi faktöreler değiştirilemez gruba girerler.Bitki besin maddesi içeriği gibi faktörler değiştirilebilir faktörlerdir.İlave bitki besin maddeleri ile bu olumsuzluklar giderilebilir ya da elimine edilebilir.
İklim Faktörleri
Meyve yetiştiriciliğine etki eden iklim faktörleri meyve ağaçlarının büyüme ve gelişmeleri yanında, meyve tutumundan olgunlaşmaya kadar olan dönem içindeki işlevlerin bilinmesi ekolojik yetiştiriciliğin başarısı üzerine önemli derecede etkilidir.Sıcaklık,ışık,nem,rüzgar,toprak,yer ve yöney gibi faktörler,iklimfaktörleri arasında yer almaktadır.Meyve tür ve çeşit seçiminde bu faktörler ve meyvenin ihtiyacı göz önünde bulundurulmalıdır.
Fidan Üretim Teknikleri
Organik Meyve Yetiştiriciliğinde fidan üretiminde organik olmayan, kullanımına izin verilmeyenbüyümeyi düzenleyici maddelerin kullanılmaması gerekmektedir.Bu nedenle tür ve çeşitler ile kullanılan anaçlara göre farklı üretim teknikleri uygulanır.
1-Generatif Üretim Teknikleri:Çöğür elde edilmesi amacıyla tohumlar çimlendirilir.Generatif Üretim Tekniklerinin (GÜT) çimlendirilmesi aşamasında çimlenmeyi uyarıcı ve hızlandırıcı hiçbir kimyasal yöntemuygulşanamaz.Bunun yerine çimlenmeyi engelleyici maddelerin tohumdan uzaklaştırılması ve tohumların dış kabuklarının aşındırılması amacıyla katlama uygulaması yapılır.Tohumla çoğaltılan meyve tür ve çeşitlerine aiit tohumlar, mekanik yöntemle , suya daldırma ve suda bekletme ile çimlendirilebilir.Elde edilen çöğürlere aşı yapılarak istenilen tür ve çeşidin çoğaltımı yapılabilir.Bir diğer yöntem de dikim yerine doğrudan tohum ekimi ve aşılama ile fidan elde edilmesidir.Bu şekilde elde edilen meyve fidanları daha dayanıklı olur.Tohumdan çöğür elde edilmesi ve aşılama sonucunda aşılı bitki elde edilmesinin uzun zaman alması bu yöntemi olumsuz yönde etkiler.
2-Vegetatif Üretim: Vegetatif üretimde, generatif üretimde olduğu gibi köklendirmeyi teşvik edici ve kolaylaştırıcı hormonlar kullanılmamalıdır.Hiçbir madde kullanmadan,köklenmesi yüksek olan nar,incir gibi meyve tür ve çeşitleri ile elme ve bazı Prunus anaçları çoğaltılabilir.Yine daldırma ile bazı üzümsü meyveler ile kızılcık fidan üretimi gerçekleştirilebilir.
Anaç Seçimi
Meyvecilikte kullanılan anaçlar, “çöğür anaçlar” ve “klon anaçlar” olarak iki gruba ayrılırlar.Bahçe tesisinde anaç seçimi, ürün yada çeşit seçimi kadar hatta bazı durumlarda daha fazla önem kazanır.Anaç seçimi ile meyve yetiştiriciliğini sınırlayan bazı faktörlere karşı iyi ve etkili bir önlem alınmış olur.
1-Çöğür Anaçları: Çöğür anaçları meyve tohumlarının çimlendirilmesi sonucu elde edilir.Bu şekilde elde edilen anaçlar kazık kök sistemi oluştırdukalrı için özellikle hem su stresinin baskın olduğu ve hem de kök boğulma riskinin fazla olduğu koşullrara uyum gösterirler.
2-Klon Anaçları:Klon anaçları ise kolay köklenme özelliğindeki anaçların vegetatif yöntemlerle üretilmesi ile elde edilir.Klon anaçlarının, kitlesel üretimlerinin kolay oluşu yanında farklı toprak özelliklerine uyum geösterebilmeleri en önemli avantajlarındadır.Ancak vegetatif anaçalr toprak kökenli bazı hastalık ve zararlılara hassastır.
Ürün /Çeşit Seçimi
Organik meyve yetiştiriciliğinde üretici hedefleri, ağaçların erken meyveye yatması,bir başka deyişle genç kısırlık döneminin kısaltılmasıdır.Mevcut koşullarda en yüksek verim alınması,üretim maliyetlerini düşürücü ve işlemleri kolaylaştırıcı bir dikim yapaktır.
Çeşit seçimini etkileyen faktörler ise verim, meyve iriliği,irilik, ağaç gelişim kuvveti ve hacim, olgunlaşma zamanı, meyve kalitesi,hastalık ve zararlılara dayanıklılıktır.Bu faktörler Pazar isteklerine göre farklılık gösterirler.
Verim ve meyve irirliğigeleneksel meyvecilikte olduğu gibi,organik meyveciliktede önemli yere sahiptir.Ancak, verimin rolü dayanıklı,lokal çeşitlerin kullanılma durumunda tartışılabilir.Ağaç gelişme kuvveti ve hacim ise bahçe tesisinde sıra aralık ve mesafesinin belirlenmesinde rol oynayıcıdır.Nemli bölgelerde gereğinden çok sık dikim, havalanmayı engelleyecek ve fungal hastalıklara ortam hazırlayacaktır.Hasat ve olgunlaşma zamanının zararlı poülasyonunun yada aktivitesinin minimum olduğu döneme denk gelirse ilaç kullanımna gerek kallınmayacaktır.Meyve tür ve çeşitlerinin hastalık ve zararlılara dayanıklı ya da tolerant olmalarıda çoköönemli bir faktördür.Meyve kalitesi ise değişken bir kavramdır.Geleneksel meyvecilikte irilik bir kalite oalark kabul edilirken, organik meyvecilikte ise hiçbir inorganik madde kullanılmadan elde dilmiş küçük meyve kaliteli olarak adlandırılır.
1.Ticari Çeşitler:Tam ve eksiksiz kültürel işlemler gerektirirler.Bu çeşitlerin tanımı yapılırken, uygulanacak kültürel işlemlere göre alınacak sonuçlar tanımlanır.Ayrıca ticari çeşitlerin belirli koşullara göre tanımlanmış bir adaptasyonu bulunmaktadır.Bu koşullarda yüksek verim verirler.Renk, irilik gibi albeni özellikleri kendilerini gösterir.Yine, belirlenen koşullarda belli hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı yada tolerans gösterirler.
2-Yerel Çeşitler:Yerel tip yada çeşitler belirli bir yere lokalize olmuş bir tür halk seleksiyonlarıdır.Bunlar, optimum kültürel işlem isterler hatta bazı durumlarda hiç uygulama istemezler.Yerel bir adaptasyonları söz konusudur.Yani sadece bulundukları yöreye uyum gösterirler.Farklı bir yörede aynı performansı gösteremeyebilirler.
Bahçe Tesisi
Organik meyve yetiştiriciliğinde,klasik meyvecilikte kullanılan kare,dikdörtgen veya üçgen dikim şekillerinden biri kullanılır.Meyve ağaçlarının taban suyundan, aşırı yağışlardan etkilenmesini önlemek amacıyla oluşturulan set yada tümseklere dikim yapılabilir.Dikim mesafeleri tür, çeşit, anaç, arazi yapısına bağlı olarak farklılık gösterir.Organik meyve yetiştiriciliğinde hatelık ve zararlı riskini en aza indirecek bir dikim mesafesi uygulanmalıdır.Bahçe tesisi yapılacak yerde yüksek nemden kaynaklanan bir durum varsa, neme dayanıklı bir çeşit seçilmeli yada yüksek rakımşlara çıkılmalı, gövdenin yüksek kalacağı bir terbiye sistemi seçilmeli,ağaç taç iz düşümünün kesinlikle yabancı ot yada bitilerden temiz olasına özen gösterilmelidir.Yüksek nem kayısıda Manolya, elmada karaleke, zeytinde Halkalı leke hastalıklarına yol açar.Karamürselsu zeytin çeşidi halkalı lekeye,Demir Elması Karalekeye,Batum üzümü Küllemeye dayanıklıdır.
Soğuk zararının olduğu yerlerde yüksek gövde oluşturacak bir terbiye şekli, düşük rakım veya meyilli arazi yada mikraklima alanları önerilir.
Bahçe tesisinde kullanılacak fidanların bir yaşlı ve organik sertifikalı olmasına özen gösterilmelidir.Daha önceden organik olmayan yöntemlerle elde edilerek kurulmuş bahçelerde,organik üretim bakımından engelleyici bir uygulama bulunmamaktadır.
Kültürel İşlemler
Organik meyve yetiştiriciliğinde kültürel işlemlerin verim ve kaliteye olduğu kadar hastalık ve zararlılarla mücadelede popülasyonu önleyici, azaltıcı ve tedavi edici birçok önemi vardır.Öneriler doğrultusunda hemen tüm kültürel işlemleri uyguladığımız ticari çeşitler gibi yerel çeşitlerede gerekli uygulamaların yapılması verim ve kaliteyi etkili bir şekilde artıracaktır.
1-Budama:Organik meyve yetiştiriciliğinde budamanın en önemli fonksiyonu vegetatif ve generatif dengeyi kurmakt ağaçlarda hastalılı ve zararlanmış bitki parçalarının behçeden uzaklaştırılmasıdır.Organik meyvecilikte budamada göz önüne alınacak en önemli faktöreler; budama zamanı ve budama tekniğidir.abudama zamanı iklim ve hasat zamanına bağlı olarak değişir.Yaprağını döken meyve tür ve çeşitlerinde;erken hasat edilen tür ve çeşitlerde hasattan hemn sonra yapılacak yaz budaması iyi sonuç verirken,geç hasat yapılan meyve tür ve çeşitlerinde yaz budaması tavsiye edilmez.Kış budaması, dinlenme döneminde yapılır.Yaprağını dökmeyen meyvelerde ise ;kış soğukları riskinin olmadığı yerlerde hasattan hemen sonra,kış soğuklarının etkili ve tehlikeli olduğu yerlerde budama geç ilkbaharda yapılır.Budama tekniği bakımından, tüm budamalarda kalın dal kesimlerinde çok dipten yapılacak keismler enfeksiyona,tırnak bırakmak da kurumalara yol açar.Özellikle kalın dal kesimlerinde budama sonrası,kesim yerleri koruyucu maddelerle kapatılmalıdır.
2-Toprak Yönetimi:Meyve bahçelerinde toprak işleme su ve bitki besin maddelerinin alınımında ağaçlarla rekabaete giren yabancı otları elimine etmek, yağmur suyunun toprağa infiltrasyonunu artırmak, toprağı havalandırmak amacıyla yapılır.Ancak toprağın derin ve aşırı işlenmesi özellikle ağaç izdüşümündeki aktif köklerin zararlanmasına neden olur.
Organik meyve yetiştirciliğnde su ve bitki besin maddelerinin alınımında ağaçlarla rekabete giren yabancı otlar denildiğinde, ağaç izdüşümünde bulunan yabancı otlar anlaşılmalı ve mücadelesinde herbisit kullanılmamalıdır.Bunu yerine mrekanik yöntemler, ekim nöbeti ve malç kullanılmalıdır.Mekanik yöntem olarak rekabete giren yabancı otlar makşne yada el ile elimine edilir.
3-Sulama:Sulama meyve tür ve çeşitlerinde verim artışını sağlar, vegetatif gelişmeyi teşvik eder.Tomurcukların ayrım ve gelişmesinde etkilidir.Meyve dökümünü azaltır.Ancak çiçeklenme de olumsuzluk gösterebilir.Meyve iriliğinde artışa neden olur.Sulama teknikleri, tür ve çeşide göre değiştiği gibi uygulanan toprak yönetim yöntemlerine göre de farklılık gösterir.Organik yetiştiricilik bakımından sulamada suyun kök bölgesinde birikerek kök çürümelerine neden olmayacak doğru sulama ve dikim tekniklerinin ve sulama sıklığının uygulanması gerekmektedir.
4-Hasat ve Ambalajlama:Organik esaslara göre üretilmiş ve tescik edilmiş ürünler tekniğine uygun olarak hasat edilmeli, tüketiciye ulaşana dek hiçbir kimyasal muameleye maruz bırakılmamalıdır.Ambalajlamada, ürünü koruma yanında albeni ve özelliği belirtmeye önem verilmelidir.Kullanılan ambalaj malzemeleri de çevreye dost olmalı, kimyasak katkı içermemelidir.Ambalajlama özellikle lokal yada yerel ürünler için iyi bir pazarlama ve korumacıdır.
Tuesday, March 1, 2011
Eko Catering ( Organik Hazır Yemek Sektörü)
Büyük iş yerlerine, uçak ve gemilere verilmekte olan hazır yemek servislerinin organik üretime dönüşümü sonucunda doğan bu ekolojik yaşam etkinliği organik sektörde iyi bir yer edinmeye adaydır. Eko-catering, organik tarım ürünlerine çok büyük itibar kazandıracak gibi görünmektedir. Eko-catering ,organik ürün piyasasına stabilite kazandırmakla kalmayıp, talep artışı da sağlayacaktır.
Denetleme ve belgelendirme sorunlarının aşılması sektörün organik popülaritesini daha da artıracaktır. Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Emin Catering 1000-1500 kişiye günlük organik yemk menüsü sunacağını açıklanmaktadır.
Lokantalarda ve eko-büfelerde eko-catering ürünlerinin satışa sunulması, bu sektörü daha da cazip kılacak gibi görünmektedir.
Agro Turizm
Agro-turizm yoluyla şehirli ile köylünün yenilikçi yaklaşımları sağlanmaktadır. Büyük şehirlerin sınırları içinde veya çevresindeki mücavir alanlarda çiftçilik yapan üreticilerin şehre yakın olmalarının sağladığı doğrudan satış olanağını kullanmaları suretiyle başlayan agro-turizm, üretici-tüketici ekseninde cereyan etmektedir. Agro-turizm, şehirde bunalan insanların doğaya açılması taze sebze ve meyveyi, üretilen yerde doğrudan satın alabilmesi, hatta hasata bizzat iştirak edebilmesi olanağını sağlanmakta;diğer yandan da üretici azımsanamayacak bir gelir elde etmektedir.
Ekolojik Yaşam Etkinlikleri
Agro Eko Turizm
Agro-eko turizm hizmetlerinde hem turizm hem de tarım sağlanmaktadır. Agro-eko turizm Avrupa merkezi ECEAT, tarımsal ağırlıklı turistik tesisleri teşvik etmektedir. Kırsal alanda mevcut çiftlik evlerinin bio-pansiyon, bio-hotel şekline dönüştürülmesiyle başlayan hareket genellikle işletici aile ile müşteri aile ekseninde cereyan etmekte,hizmetler bizzat çiftçi aile tarafından yapılmaktadır. Agro-eko turizme en iyi örnekler Avusturya’daki aile pansiyonları ve aile otelleridir. Bu otel ve pansiyonlarda müşteri olarak kalan aile ferterine pansiyon sahibi çiftçi ailenin bahçesinde yetiştirdiği taze meyve ve sebze, yumurta ve süt mamülleri sunulmaktadır. Türkiye’de de bu tip işletmecilik başlamıştır. Harekete inovasyon kazandırmak için Avusturya’daki örneklerin incelenmesinde fayda vardır:
“Die Bio Hotels” Verein (Bio Hoteller Birliği) Sloganları:
Hayatı seviyoruz. Bizi keşfediniz.
Bin hektardan fazla alanda kimyasal ve gen tekniğinden muaf organik tarım yapıyoruz.
Bitkisel ve hayvansal ürünlerimiz bio kontrollüdür.
Güven ve gezi zevki veren hizmetler sunuyoruz.
Taptaze süt ve yoğurt, tadı damağınızda kalacak bio peynirler, buharı üzerinde tüten ekmekler, çıtır çıtır elmalar bio kalitesinde sunulmaktadır.
Her nefeste sağlık bulacağınız şifalı ot banyoları
Vücut ve ruh sağlığı veren hizmetlerimiz
Bio Hotellerden birkaç örnek: (Pansiyonlar da aynı birliğe dahildir)
· Schweitzer Küçük Bio ve Sağlık Oteli (Sahibi: Schweitzer ailesi)
· Küçük Bio-Landpension Monica (Sahibi: Klimitsch ailesi)
· Binici Çiftliği Bio-Landhotel Reiter Hof (Sahibi: Reiter ailesi)
· Küçük Bio Hotel Seethaler (Bio muftaklı ev) (Sahibi: Seethaler ailesi)
· Büyülü Dağda Bio Dünyası- Wagner Manzara Oteli (Sahibi: Wagner ailesi)
· Köy Oteli, Landhotel (Sahibi: Simmet ailesi)
· Bio ve Sigara İçmeyenler Oteli, Hotel Pension Hansi (Sahibi: Bachmann ailesi)
· Gök ile Yer Arasında Hotel Schlossgut (Sahibi: Schwabe ailesi)
Yukarıda Belirtilen
Bio Hotellerin Denetleme ve Belgelendirme İşlemleri:
ABCERT, Otelcilik ve Gastronomi / Esslingen-Almanya ve
BIOKREIS, Bio hoteller zinciri / Passau-Almanya
firmaları tarafından yapılmaktadır.
Türkiye’deki agro-eko turizm işletmelerine birkaç örnek:
· Trabzon-Uzungöl Alabalık Tesisleri
Yerli ve yabancı turistlere nefis yerel tereyağında kızartılmış alabalık servisi, taze tereyağı, yerel bal ve taze ekmkten oluşan nefis kahvaltı. Altından akan suyun sesinin işitildiği tertemiz yorgan ve çarşaflı odalarda konaklama.
· Antalya Kaş-Kalkan İslamlar Köyü
Eski onyedi değirmenden ayakta kalanların öğüttüğü tahılla yapılan taze ekmek ikramı, bozulan değirmenlerin sularında yetiştirilen ve yöresel zeytinyağında pişirilen alabalık , yöresel tahin ve pekmez ikramı.
· Safranbolu, Mudurnu ve Beypazarı Konakları
Belediyeler tarafından restore edilerek turizme kazandırılmış bu konak ve evlerde konaklama imkanı ve otantik yemeklerin sunulması.
Örnek olarak gösterilen bu işletmeler Avusturya’daki otel ve pansiyonlar gibi olmasa da, değişik bir atmosfer yaşatması yönünden yerli ve yabancı turistlerce ilgiyle karşılanan agro-eko turizm işletmeleri olarak değerlendirilmelidir.Bu işletmelerin sertifikalı üretim yapmaları değerlerini daha da arttıracaktır.
· Antalya-Kemer-Ulupınar Köyü Çıralı Kooperatifi
Betonlaşmaya direnen portakal bahçelerinin içinde kaybolmuş pansiyonlarıyla
bahçelerinde organik tarım kurallarına uygun olarak yetiştirilen sebze ve meyveleriyle
agro-eko-turizme örnek bir işletme
· Aydın-Kuşadası Değirmen Limited, Gürsel Tombul Çiftliği
2500 yıllık taş baskı geleneğini güncelleştirerek organik sertifikalı zeytinyağı üreten, Yerlim Çiftlik ürünleriyle Türkiye Organik Tarım Hareketine katkıda bulunan, yerli ve yabancı turistleri ağırlayan, TATUTA projesi uygulamalarına katılan örnek bir agro-eko turizm işletmesidir. Organik Üreticiler Birliği ORGÜDER’e ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu IFOAM’a üye olması Değirmen Limited’e ayrıcalık kazandırmıştır.
· Yalova-Armutlu Mecidiyeköyünde Thuya-Biohof
Doğa ile bütünleşmiş bir çiftlik evi.
Sertifikalı , organik-biyolojik mutfak.Agro-eko turizm için tipik bir işletme.
Spor ve kültür aktiviteleri.
Subscribe to:
Posts (Atom)